-->

31 Temmuz 2009 Cuma

Bajka


Müzik merkezli yazılarıma güzel bir sesle devam etmek niyetindeyim. Tanıtacağım kişi, uzun süredir beğeniyle takip ettiğim ve en sonunda hakkında birkaç şey yazma gerekliliği hissettiğim bir yüz. Kendisine Bajka deniyor. Resmi dilde Bajka Pluwatsch. Aynı zamanda kendisinin, "peri masalı" ve "müziğin & edebiyatın tanrıçası" manalarına gelen özel isimlerle anıldığını da söyleyelim. 1978 Hindistan doğumlu olan Bajka, güzel sesli bir şarkıcı. Sadece şarkı söylemiyor, şiir de yazıyor. Yazmakla da kalmayıp çeşitli ülkelerde etkinliklere katılıyor. Şiire merakı ve etkin bir şekilde bu işle ilgilenmesi, Güney Afrika'da başlıyor. Kim bilir belki de bu yüzden, kendisini Asya ve Afrika'da daha özel hissettiğini söylüyor. Zaten çocukluğunu da tamamen ailevi sebeplerden ötürü Portekiz ve Güney Afrika dolaylarında geçiriyor. Şiir kısmını bir tarafa bırakarak, müziğine dönelim isterseniz.

Şarkı söylemeye bir kilisede başladı Bajka. Daha sonra müzik, onun yaşamını şekillendirdi, belki de o müziğin etrafında şekil aldı. İkisi de mümkün tabii. Müzik sayesinde birçok ülkeye seyahat eden Bajka, birçok farklı yaşamla ve kültürle karşılaştı. Bu durum müziğine olumlu anlamda yansımalar yapmış olmalı ki, sesini duyunca güzel duygulara kapılıyor insan. Benim kendisi dinlememse, Radio Citizen'in Berlin Serengeti albümünde seslendirdiği Voices şarkısıyla oldu. Daha sonra üzerine düştüm bu sesin. Bajka'yı daha yakından tanımaya çalıştıkça anladım ki, kendisi tam bir müzik kadını. Diskografisi oldukça geniş. Ama hiç solo albümü yok! Birçok sanatçının albümüne konuk olmuş. Bonobo, Radio Citizen, Beanfield, Ben Mono, Mich Gerber, Sola Rosa ve Eastenders gibi isimler, Bajka'nın beraber çalıştığı müzisyenlerden sadece birkaçı. Eğer Bajka'yı tanıyanınız varsa bu kesinlikle Bonobo sayesindedir diyebilirim. Benim aksime çoğu kişi, Bonobo'nun 2006 çıkışlı Days to Come albümüyle sevmişler onu. Çünkü, söz konusu albümün 4 şarkısında vokallik yapmıştı Bajka. Özellikle Walk in the Sky ve Days to Come şarkıları kusursuza yakındı. Zaten Bonobo'nun albümündeki o jazz, funk birlikteliği en çok Bajka'nın işine gelmişti. Kulağa garip ama güzel gelen Bajka'nın aksanıyla, şarkılar güzel bir kimliğe bürünmüş oldu. Bajka'nın dilediğince yönetebildiği o cazımsı ses tonu her şeyi anlatıyordu aslında. Nitekim artık onun yer aldığı albümlerin ederi herkese göre artıyor, daha da artacak.

Özellikle "Walk in the Sky" benim gözdem. Aşağıdaki play tuşuna dokunarak bir ön bilgi edinebilirsiniz mesela. Bu kadının çoğu şarkısını beğenerek dinliyor ve soul'ını hissediyorum denebilir. Walk in the Sky'dan sonra Lady Love, Days to Come, El Cielo, Voices, Nightlite, Suburban Resident ve Between the Lines sıklıkla dinlediğim Bajka güzellikleri. "Bu Bajka bir başka arkadaşlar" diyerek ve kendisinin de söylediği üzre "music is the healer" lafına katılarak son veriyorum yazıma. Keyifli dinlemeler.

Bajka @ My Space
Bajka - El Cielo
Bajka - Days to Come