-->

30 Nisan 2009 Perşembe

Norberto Lobo


Portekizli bir gitarist Norberto Lobo. Başkent Lizbon'dan. 2007 yılında Bor Land'ten çıkardığı bir albümü var şimdilik: Mudar de Bina. 10 şarkılık güzel bir albüm. Akustik gitar sesine ihtiyaç duyanların çok hoş karşılayacağı şarkılar mevcut. Lobo, şarkıların hemen hemen tümüne yorumunu çok güzel yansıtmış. Melodiler üzerinde çok kıvrak varyansonlar hakim. Yeteneğini olabildiğince sergilemiş Norberto. Zevkinin de çok yukarılarda olduğunu göstermiş. Albümden sıkça dinlediğim şarkılarsa şöyle: Mudar de Bina, Lottumstr, Mudar de Vida, Laura. Enstrümantal lezzet arayanlar tüm albümü afiyetle sindirebilir.


Norberto Lobo @ My Space
Norberto Lobo - Lottumstr
Norberto Lobo - Mudar de Bina

Sedat Balkanlı


Futbolculuk günlerini Galata Saray'dan ve Fenerbahçe'den hatırlayanlar vardır elbette. Bizler fazla izleyemedik yaşımız gereği. İsmini hep hastalık sebebiyle duyduk. Bugün yine işittik bu güzel insanın adını. ALS hastalığıyla 12 yıldır boğuşuyordu ve bugün bu hastalıktan olmasa da kanser yüzünden aramızdan ayrıldı. Sevdiklerine ve ailesine baş sağlığı dileyerek mekanı cennet olsun diyelim.

28 Nisan 2009 Salı

Nevizade Geceleri

Maçlarda Ölüm Varmış Korku Varmış'la birlikte söylemeyi en çok sevdiğim tezahüratlardan biridir Nevizade Geceleri. Bunun trübündeki halini bilenler bilir, çok fenadır. Ancak bu güzel besteyi Levsel adlı bir arkadaş rock motifleriyle bezemiş donatmış. Çok çok güzel olmuş açıkçası. Şimdi bu muhteşem tezahüratın sözlerine göz atarak orijinal halini ve rock versiyonunu izleyelim.


Giden her sevgilinin ardından
Hep biz olduk el sallayan
Haykırsak duyarlar mı sesimizi
Hangi sevdadan galip çıktık ki

Yürüyoruz sessiz ve kederli
Nevizade Geceleri
İnletiyoruz her çıkışında
İstiklal Caddesi'ni

Boşuna çekilmedi bunca çile
İçiyoruz gündüz gece
Haykırdık duymadı ama hiç kimse
Peşindeyiz her yerde

Zaten aşklar hep yalan dolan
Sonu hep acı hüsran
Bize her sevdadan geriye kalan
Sadece Galata Saray

Cim Bom Bom'um
Cim Bom Bom'um
Canım feda olsun sana
Hiçbir şeye değişilmez
Senin sevgin bu dünyada

İstanbul'da deplasmanda
Yağmurlarda çamurlarda
Kimim var ki senden başka
Cim Bom Bom'um sen çok yaşa

Levsel - Nevizade Geceleri

Yenilsen de Yensen de


Her haftanın ilk 3 günü yayınlanan bir program var artık. İsmi de güzel taraftara göre: Yenilsen de Yensen de.

Bağış Erten ve Banu Yelkovan birlikteliğinde sunulan program, totalde 5 taraftarla takımlarının durumunu değerlendiriyor. "Takımlar kim peki hacı" derseniz eğer hemen yanıtlarım. İlk gün Fenerbahçe, ikinci yani salı günü Galata Saray ve çarşamba günü de Beşiktaş muhabbetleri dönecek taraftarların ağzında. Üç büyükler yani. Programın başlama saati ve yeri şöyle: 18:30 & NTV Spor.

Özellikle salı günleri Galata Saray yayınını kaçırmamanızı öneririm. Çünkü Eurosport'tan güzel sesine aşina olduğumuz Caner Eler ve sözlükten sıkça takip ettiğimiz Emre Atasoy ve gazeteden yazılarını okuduğumuz Ali Murat Hamarat, Galata Saray beşlisinin öne çıkan 3 yüzü. PCLion FC blog'unun yazarı sevgili Uğur Karakullukçu da ekranın bir köşesine yorumlarını bırakıyor. Es geçmiş olmayalım. Onları dinlemek hayli keyifli. Siz de bu keyfi yaşayın.

26 Nisan 2009 Pazar

Rafael Nadal


Nadal bu kez de kendi ülkesinde kupaya uzandı. ATP Tour'un Barcelona ayağında finale kalmıştı Rafael Nadal ve finaldeki rakibi de bir İspanyoldu. 6-2 ve 7-5'lik 2 set sonunda David Ferrer'i geçti. D Spor monitöründen takip edebildiğim kadarıyla da kolay oldu maçı kazanması. Çok rahat servis kırmayı başardı özellikle ilk sette! Analize girmeyip Vamos Rafa diyerek nokta koyalım şimdilik.

Fever Ray


Ne zamandır yazmak için vakit kovaladığım bir isimdi Fever Ray. Hatta isim değil bir proje desek daha yerinde olur evet. Çünkü The Knife'ın bir nevi uzantısı oluyor Fever Ray. "The Knife kimdir arkadaş" diyenler için Stockholm'lü kardeşler cevabını verebiliriz. Karin Andersson var aslında projenin merkezinde. Sesiyle çok şey katmış albüme. Albüm demişken 10 şarkılık bir albüm bu. Resmi olarak yanılmıyorsam mart ayında çıktı. Fakat bizim elimize aylar öncesinden gayriresmi olarak ulaşmıştı:) Çok lezzetli parçalar var. Yaz gelmeden erik yemenin verdiği hissiyatı yaşatıyor dinleyenlere, en azından ben böyle hissettim. Özellikle klibiyle ortalığı yıkıp geçen When I Grow Up, yine çıkış parçası olarak dikkat çeken ve remix'leriyle de beğenimizi kazanan If I Had a Heart projenin başatları. Benim favorilerimse Keep The Streets Empty For Me & Triangle Walks. Alıp götürüyor bu şarkılar beni her defasında. Kulaklığımı takıp insanların arasına karışmak istiyorum bu şarkılar eşliğinde. Pek böyle hisseden biri değilim ama gelin görün ki değişik şeyler uyandırıyor bünyede bu Fever Ray. Klibe ve şarkılara göz atın efendim, iyi dinlemeler.


Fever Ray @ My Space
Fever Ray - Triangle Walks
Fever Ray - Keep The Streets Empty For Me

25 Nisan 2009 Cumartesi

Jehan Barbur


1980'de Beirut'ta doğan, fakat okul çağı ve gençlik yılları İskenderun'da geçen biri Jehan Barbur. Şarkıcı ve söz yazarı. Geçtiğimiz aylarda Ada Müzik'ten ilk solo albümü Uyan piyasaya çıktı. Tabii biz yine geç farkettik kendisini. Pek muhterem arkadaşım Ulaş Demiröz, Gidersen adlı bir şarkısını yolladı Barbur'un. Ben de oturup tüm albümü dinledim, çok da beğendim üstelik.

Sesinin güzel olmasının yanında başka güzellikleri de var. Çok iyi kullanıyor sesini. Hiçbir yapaylık hissine kapılmıyorsunuz onu dinlerken. O yüzden en yakın zamanda Jehan Barbur'un konserine bir bilet alacağım. Canlı dinlemek daha hoş olacak kesinlikle. 10 şarkılık Uyan albümünde içime işleyen çok parça var. Başında Neden, Öylesine, Gidersen ve Yoluma Çıkma gelir sanırım. Tüm şarkıların ortak noktası galiba sözlerinin dolu dolu olması. O yüzden "bu olmamış" deyip kenara koyacağımız pek şarkı yok albümde. Ha unutmadan My Space sayfasına, Erkan Oğur'un Mamoş'unu yorumlayıp eklemiş. Ona da kulak vermek lazım.

Netice itibariyle oldukça dingin ve direkt yüreğinizle yüz göz olacak bir albüm var karşımızda. Keyfini çıkarın.

Jehan Barbur @ My Space
Jehan Barbur - Neden
Jehan Barbur - Gidersen

Hoş Geldiniz


Merhaba sevgili blog severler ve okurlar. Burada günlük hayatta karşılaştığım çeşitli şeyleri sizlerle paylaşacağım. Bu adı konmamış şeyleri zaman içerisinde takip ederek görebileceksiniz. Gelin ben yine de sayfamın belli bir kısıtlaması ve yörüngesi olmadığını, deyim yerindeyse uzayımsı bir blog olacağını müjdeleyim sizlere.

Söz konusu yazılarım, hayatımı meşgul eden şeyleri kapsayacak kabaca. Hangi müzikleri dinledim, ne yedim, ne içtim, sinemaya en son ne zaman gittim, hangi maçta sesim kısıldı, hangi spor müsabakası benden 10 puan aldı, evde izlediğim hangi filmi beğendim, okuduğum hangi şiiri sevgilime söylemek istedim, hangi şairin son kitabında aradıklarımı bulamadım, hangi konserde eğlendim, sevdiğim müzisyenlerin ülkemizde sahne alacağını duyunca nasıl bir ruh haline büründüm ve benzeri tonlarca mevzuyu blog konusu yaparak not düşeceğim bu sayfalara. Özelimi açacağım sizlere yahu! Bir blog okuyucusu daha ne ister ki hem?

"Hiçbir şey" dediğinizi duyar gibi oldum bir an için:) O halde ben de şimdiden sayfamda hoşça vakit geçirmenizi diliyor ve hoş geldiniz diyorum siz okurlara.